Tarihe Adını Yazdırmış Efsane Grup: Scorpions!

Grubu ilk olarak lise yıllarımda dinlemeye başlamıştım ve ilk dinlediğim şarkıları, 1975 yılında yayınlanan In Trance adlı albüme ismini de veren, ‘In Trance’ şarkısıydı. Yani belki daha önceden dinlemiş olsam dahi, ilk olarak dinlediğimi hatırladığım ve gidip bu grup neymiş ya güzelmiş, biraz araştırayım, şarkılarını dinleyeyim diye gaza getiren şarkısı In Trance’dır. Eh ilk olarak tanıştıran şarkı olması nedeniyle, en sevdiğim şarkı hala In Trance olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Rudolf Schenker

Şimdi grupla ilgili temel bilgiler vereyim. Scorpions, 1965 yılında Hanover’de Rudolf Schenker tarafından kurulan Alman rock grubu. Grubun başından sonuna kadar birçok eleman değişikliği oluyor olsa bile, temel olarak grubun tarihi boyunca üç kemik elamanı var. Birisi yukarıda da yazdığım gibi, grubun kurucusu da olan Schenker, diğeri ise grubun kurulmasından bir süre sonra (1969) katılmış olan vokalist Klaus Meine, üçüncü olarak ise gruba 1978 yılında katılmış olan gitarist Matthias Jabs. Tabii bunları iyiden kötüye diye sıraya koymadım, gruba katılma tarihlerine göre yazdım. Yoksa bunların üçü de birbirlerinden iyiler.

Grupla ilgili her albümü, her şarkısını bu kısa tanıtım yazısında bahsetmek mümkün değil. Ancak başlarken grubun ilk albümünden bahsetmeden olmaz, yani 1972 yılında yayınlanmış olan Lonesome Crow albümü. Tabii bu albümde yukarıda yazdığım efsane üçlüden Matthias Jabs, gruba sonradan katıldığı için yer almıyor. Onun yerine grubun başında baş gitarist olarak Rudolf’un kardeşi Michael Schenker yer alıyor. Kendisi Matthias Jabs kadar olmasa dahi iyi bir gitarist. Ancak sonrasında bu albüm çok ses getirmiyor, bunun sonucunda Rudolf’un küçük kardeşi Michael başka bir gruba geçiyor, onun yerine Uli Roth gruba dahil ediliyor. Lonesome Crow’dan sonra 1977 yılına kadar yayınladıkları Fly to the Rainbow (1974), In Trance (1975), Virgin Killer (1976) ve Taken by Force (1977) albümleri Japonya’da çok ses getiriyor olsa dahi, hatta 1978 yılında Tokyo Tapes adlı canlı albümleri yayınlanıyor. Burada ekstra not düşmek istiyorum. bu grubun canlı albümler, akustik performansları ve cover performansları çok üst düzeydir. Bu zaten ne kadar yetenekli sanatçılar olduğunu çok açık gösteriyor.

Klaus Meine

Albümler Amerika’da beklenen ilgiyle karşılanmıyor. Bunun sonucunda Uli Roth, aynı zamanda grupla kendi müzik tarzının farklılaştığı için gruptan ayrılıyor. Scorpions’un kuruluş dönemleri baya sancılı aslında birçok açıdan. Tabii bu sıkıntılar bitmek bilmiyor, sonrasında Michael Schenker alkolik olduğu için grubundan atılıp, Scorpions’a geri dönüyor Uli Roth yerine. Michael Schenker ile birlikte Loverdrive (1979) albümünü kaydediyorlar. Bu albümde Amerika’da istedikleri ilgiye kavuşamıyor ve üstüne albüm kapağı cinsellik içerdiği için Amerika’da yasaklanıyor. Sonrasında üstüne Michael alkol ve madde kullanımından dolayı konser tarihlerini kaçırıyor, ondan sonra onun yerine grubun kemik elemanı olacak, geceleri Michael kafayı bulmuşken onun yerine çalması için Matthias Jabs gruba alınıyor. Sonra Michael yok benden bir şey olmaz diye gruptan ayrılmaya karar veriyor. Rudolf Schenker ve Klaus Meine’nin sabrına helal olsun valla, birçok sorunun üstesinden iyi kalkmışlar.

Bu üçlü birleştikten sonra, grup birden hızlı bir yükselişe geçiyor ve Amerika’da çok ses getirmeye başlıyor. Tabii bu demek değil ki bundan önce kötü işler yapıyorlar, sadece temel olarak daha çok sevilmeye başlıyorlar ve daha çok satıyorar, bu üçlü birleşmeden önce olan albümler de gayet iyiler. Ancak yine de, bu üçlü sadece ilgi açısından değil, bence kalite açısından da grubu bir üst seviyeye taşıyor.

Matthias Jabs

Tabii bu olumlu sürece girseler dahi, problemler grubun peşini bırakmıyor. Tam yardırıyoruz diye mutlu olurlarken, grubun vokali Meine sesini kaybediyor ve ameliyat oluyor. Herkes grubu bırakacağını düşünüyor (Belki grup üyeleri arasında olan bağ kuvvetli olmasa, yerine birini bulurlardı.), ancak 1982 yılında Meine, bence grubun en iyi üç albümünden biri olan Blackout ile sahneye geri dönüyor. Sonrasında efsane olma yolunda olan adımları tek tek atıyorlar. Temel hatlarıyla grubu, grubun yaşadıklarını falan yazmaya çalıştım. Tabii genel bir özet olduğu için grup hakkında yazdıklarım her şeyi kapsamıyor.

Açıkçası grupla ilgili çok fazla iyi şarkı ve albüm var. O yüzden burada pek kısıtlamak istemiyorum, aralarından seçim yapmak çok zor. Ancak farklı bir yol izleyerek, aralarından ilk aklıma gelen ve hoşuma giden şarkılardan birazını buraya atıyorum. Yukarıda en sevdiğim üç albümü de buraya yazdım, onları da yazmamak ayıp olur.

In Trance, Wind of Change, Blackout, Send Me An Angel, Rock You Like A Hurricane, Still Loving You, The Sails of Charon, Speedy’s Coming, Holiday… Neyse bu liste uzar gider, durduramıyorum. Örnek olarak bu şarkıları buraya attım, daha birçok birbirlerinden güzel şarkıları ve albümleri var, en iyisi açıp dinleyin!

İlk üç albüm belirlemek zor olsa bile, temel olarak şuraya yazayım.

1- Crazy World (1990)
2- Love At First Sting (1984)
3- Blackout (1982) ya da
3- Lovedrive (1979)

Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑